içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Büyükelçi Taner Baytok'un Anıları

            Okuduğum kitap, Büyükelçi Taner Baytok'un anıları; Dış Politikada Bir Nefes. İlk baskısı Remzi Kitabevi tarafından 2005 yılında yapılmış, 488 sayfa; ISBN 975-14-1064-9. Yazarın dört kitabı daha bulunmakta; öğrencilik yıllarında kendisi gibi hukukçu olan babası ile birlikte kaleme aldıkları Türk Tazminat Hukuku (1959), 1963-1967 yılları arasında Londra'da görevli iken İngiliz arşivlerinde yaptığı araştırmaların ürünü olan İngiliz Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı (1970), Diplomasi Düşleri (1998) ve yakın arkadaşı Oramiral Güven Erkaya ile yaptıkları sohbetlerin derlendiği Bir Asker, Bir Diplomat (2001).

            Taner Baytok, "Kırşehir'e Horasan'dan XIII. asrın başlarında göç eden Ahi Evran sülalesinden". 1936 doğumlu olan yazarın çocukluğu hâkim/savcı olan babasının görevleri nedeniyle Anadolu'nun farklı kentlerinde geçmiş. 1958 İlkbahar'ında Ankara Hukuk Fakültesinden mezuniyeti ve askerliği sonrası 1960 yılında Dışişleri Bakanlığında çalışmaya başlamış, kırk yıl sonra emekli olana dek. Emeklilik sonrası çeşitli üniversitelerde ders vermiş.

            Dış Politikada Bir Nefes kitabı, bazıları kısa bazıları uzun anekdotlardan oluşuyor. Kitap, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarıyla başlayıp aralarda Ankara'da görevli olduğu dönemlerin olduğu kronolojik yurtdışı görev yerlerine göre düzenlenmiş: Hindistan, Londra, Brüksel, Viyana ile büyükelçi olarak görev yaptığı Birleşik Arap Emirlikleri, Danimarka, İrlanda ve İsviçre. Kitap bir yandan dönemin devlet işlerine değinirken diğer yandan yazarın yerli yabancı çok sayıda tanınmış kişilerle yaşadıklarından bahsediyor.

            Yazardan dinleyelim: "Alparslan Türkeş … 14'ler harekâtı sonucunda Hindistan'a sürgün gönderilmişti. Türkeşler, [beni ve ailemi] … âdeta ailelerinin bir parçası gibi gördüler. … Alparslan Türkeş … 27 Mayıs'ın bütün siyasi partilere ve ülkenin içine düşürüldüğü siyasi ortamın sorumlularına karşı bir hareket olarak planlandığını ve gerçekleştirildiğini savunurdu. 14'lerin tasfiye edilmesi olayını ise, … iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi'ne peşkeş çekmek isteyen … kimselerin geri adımı olarak değerlendirirdi. … Doğru olanın, Atatürk'ün Cumhuriyet Halk Partisi'ni kurması gibi, 27 Mayıs devriminin de kendi partisini, halkevleri gibi, ülkü ocaklarını kurmak olduğunu düşünürdü."

            Taner Baytok, 1963 yılında Londra'da işbaşı yapar. Zamanın 'Altın Çocuk' lakaplı aktörü Göksel Arsoy'un film yapmak için Londra'ya gelişi, "İngiltere'nin en ciddi gazetelerinden The Times'ta okuyuculara duyurulmuştu. … filmde Türk zevkine uygun şişman İngiliz kızlarına da rol verileceği belirtilmekteydi. Gazeteye verilen ilan üzerine gelen seksen dört kız arasından altısı, [Turizm ve Tanıtma] büromuzda hemencecik oluşturulan bir jüri tarafından seçiliverdiler. … O akşam ben Göksel'i yemeğe çıkaracaktım. Ama önce Büyükelçilik Müsteşarı Zeki Gönen'in kordiplomatik ve diğer arkadaşları için vereceği bir resepsiyona uğrayacaktık. [Göksel'in ricası üzerine] altı frapan ve güzel kızın, yakışıklı aktörümüzle birlikte içeri girmesiyle Zeki'nin partisindeki diplomatik durgunluk ve donukluk bir anda kayboldu. … Ertesi gün, haftalığı 52 pounddan bir kamera ile Kıbrıslı bir Türk'ten üstü açık bir araba tedarik edilince, filmin çekimi için ortada sorun kalmamış ve Türkiye'de seyirci rekorları kıran Altın Çocuk Londra'da filmi böylece beş günde doğmuştu."

            "Ben, 1975 senesinde Viyana'ya tayin olunca, Vehbi Bey [Koç], 'Sana geleceğim, beni Alplerdeki dağ merkezlerine götür,' demişti. … Kitsbuhel'e giderken benzin almak için Chevron istasyonuna girecektim. Vehbi Bey mani oldu. Yoldaki benzincilerin fiyatlarını kontrol etmiş, bir başka firmanın benzini üç kuruş daha ucuza sattığını görmüş. 'Oradan al,' dedi. Chevron'la diplomatik indirim kartımızın olduğunu, bu benzin istasyonuna benzin fiyatının üçte birini ödeyeceğimizi söyledim. Vehbi Bey, 'Diplomatik indirim diye bir şey olmaz. Vergi ödemeyeceksin. Öbür firma da onu almaz', diye ısrar etti. Ben de, 'Peki deneyeyim,' dedim. Böylece, Avusturya'daki diğer diplomatlardan benzini üç kuruş ucuza kullanan tek diplomat olma yolunu öğrenmiş oldum."

            Taner Baytok, 1996 yılında Bern Büyükelçisi olur. O yıllardan bir anısı şöyle: İsmail Cem "ve eşini Zürich'te karşılayarak arabamla Davos'a götürdüm. … dönerken arabada bana ABD ile Saddam arasında arabuluculuk yapma fikrinden söz etti. Ülkemizdeki sosyal demokratların bu fantezi düşünceleri yeni değildi. … [Diğer taraftan] Özal, ABD'yle birlikte Irak'a girip bir koyup beş almayı hayal etmişti. … Ben, bütün iyi niyetimle, düşündüklerim ve inandıklarım doğrultusunda bu konudaki fikirlerimi [İsmail Cem'e] anlattım. … Zurich havaalanına vardığımızda VIP salonunda, … [İran Dışişleri bakanını, Velayeti'ye rastladık.] İsmail Cem, sözü hemen kafasındaki taze konu olan ABD ile Irak arasındaki arabuluculuğa getirdi ve bu görevi birlikte üstlenmeyi İranlı meslektaşına önerdi. Adam kendisiyle alay edildiğini sanıp rahatsız oldu ve vedalaşıp oradan uzaklaştı."

            Büyükelçi Baytok'un kitabında sayısız yerli yabancı politikacı, iş adamı, diplomat, asker, vatandaşımız, arkadaşları ve ailesiyle ilgili anıları ilginç anekdotlar olarak yer alıyor. Yazarın hayata olumlu yaklaşımı bütün ilişkilerine yansımış gözüküyor; yine de bu pozitif enerji büyükelçiyi yeri geldiğinde "eğriye eğri, doğruya doğru" demekten alıkoymamış. Kitap 40 yıllık bir döneme, Taner Baytok etrafında dönen olaylarla bakabileceğiniz çok rahat bir okuma.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum